5 Mart 2014 Çarşamba

                                    Deniz Kabukları Öyküsü




Kumsalların mücevherleri

Deniz kabuğu, tüm dünya denizlerinde bulunan bir objedir. Eskiden, içinde bir canlı yaşayan  bu objeler, çeşitli nedenler ile, o canlının kabuğu terk etmesi veya ölmesi sonucu, dalgalar ile kıyıya sürüklenen, küçüklü büyüklü çeşitli kabuklardır.

Deniz kabuğu koleksiyonculuğu özellikle Amerika’da çok yaygın. Birçok kulüp ve dernek bu dalda faaliyet gösteriyor. İnternet yoluyla yapılan açık artırmalarda 1 dolardan 3.500 dolara kadar değişen fiyatlarla alım satımı yapılan deniz kabukları, artık bir hobi durumundadır. Türkiye’de, hem kendi denizlerimizden, hem de dünya denizlerinden topladıkları çeşitli kabuklarla koleksiyon yapan  meraklılar da gittikçe yaygınlaşıyor.

Örneğin,  yurdumuzda bu işi, bir disiplin altında yapmayı başaran Kemal Geyran'dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Kendisi, İstanbul Dragos'ta, 21 yaşında kaybettiği oğlunun anısını yaşatmak gayesi ile kurduğu "Can Geyran Deniz Kabukları Merkezi" ile, bence Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmiştir. Böyle bir müze için inşa edilmiş 400 metre karelik salonda, bir taraftan deniz kabukları izlenirken, duvarlardaki çeşitli ekranlardan da o kabuklular ve su altı yaşamıyla ilgili çok çeşitli bilgileri alabiliyorsunuz. Ayrıca, salonun bir köşesindeki video odasında da, kabuklular ile ilgili, yarım saatlik bir belgeseli de izlemek mümkün. Kütüphanesinde ise, 500 kitaplık bir sualtı yayınları koleksiyonu var.

Yıllardır deniz kabuklarıyla haşır neşir olan Profesör Nihat Tarlan, bu konuda yazdığı bir makalede, bu rengârenk dünyayı anlatırken, “Napoli'de, Mercelline sahillerinde deniz hayvanlarının kabuklarından yapılmış biblolar satılır. Bu sergilerden birinde gördüğüm bir manzara karşısında hayrete düştüm. Bu bir deniz canlısının kabuğu idi. Benim diyen bir ressamın yapamayacağı kadar renkli, parlak bir tablo karşısındaydım. Yeşil rengin her tonundan sedefin içindeki dalgaların baygın beyazlığına kadar bin bir rengin yaldızlı pırıltılarına bürünmüş bir tablo… Bu renkler öyle bir âhenk içinde şekilleniyordu ki, hayran oldum. Bu canlının adının daha sonra Patella olduğunu öğrendim” diyor.

Kabuk koleksiyonerlerinden birisi de Fikret Özer. Deniz kabuğu merakının, yıllar önce Bodrum Kalesi önündeki bir satıcıdan aldığı ‘Tridacna Squamosa’ türü bir kabukla başladığını belirten Özer, yıllardır topladığı deniz kabukları ile bugün 3 bin türün üzerinde parçaya sahip bir koleksiyoner.
Deniz kabuğu hobisini giderek bir iş haline getiren Oğuz Oral da Türkiye’de profesyonel anlamda deniz kabuğu ticareti yapan önemli bir isim. 
Tabii ki, İstanbul Göztepe'deki "Nautilus" isimli dükkânında, bizler gibi meraklılara, dünyanın dört bir yanından kabuk getirten, Mehmet İhsan Kıdeyş ile kabuk ve kabuklardan oluşan hediyelik eşyalarla uğraşan Şâmil Karaerkek ve Ankara'da ki "Okyanus Deniz Kabukları"nı da saymamak olmaz.

İşi gereği deniz ve denizcilikle sıkı bir bağ içinde bulunan Gültekin Genç de, nesli tükenen deniz kabuklarının da içinde bulunduğu, 2 binin üzerinde parçadan oluşan koleksiyonu ile, bu işin tanınmış meraklılarından biri. 
Yeri gelmişken, resmi bir kuruluş olan Bodrum Sualtı ve Arkeoloji Müzesi'nin ve dünyanın çeşitli ülkelerinden topladığı binlerce deniz kabuğunu bu müzeye bağışlayan, Sabancı Holding'in eski CEO'su Hasan Güleşçi'nın adlarını  anmamak olmaz.

Bu arada, meraklılarına, dışarıdan da, bir iki müze adı da vermek isterim. Örneğin, İtalya'da, Ancona'ın 70 km güneydoğusundaki "Cupra Marittima" ve Amerika'da, Florida'daki Bailey Matthews Shell Museum" gibi...
Çevremizde, adını duyurmamış gizli koleksiyonerler de vardır muhakkak...

Kısacası, deniz kabukları binbir renk, desen ve şekliyle bambaşka bir dünya.

Ben de, 12-13 yaşlarında,  Kalamış sahillerinde yüzerken başladığım kabuk toplama merakıma, sualtı sporuna başladıktan sonra, Marmara'nın çeşitli sahillerinde ve daha sonra da yurdumuzun binbir güzellikteki diğer sahillerinde devam ettim. Yukarıda adını verdiğim Oğuz Oral arkadaşımızın dükkânından aldığım, değişik ülkelerde çıkan kabuklar ve yurt dışına gittiğimde topladığım, yine değişik kabuklarla da koleksiyonumu sürekli zenginleştirdim. Bu blogda da, toplamış olduğum bu kabuklar, mercanlar, yosunlar, kurutulmuş balıklar ve yine, afiyetle mideye indirdiğimiz çeşitli balıkların, sonradan işlemden geçirdiğim çenelerinden oluşan koleksiyonumu, bunlar hakkında toplayabildiğim bilgiler eşliğinde, sizlerle paylaşmak istedim. Ama içinde çok eksik olduğunu da biliyorum. Onların da yavaş yavaş tamamlanacağına inanıyor ve uyarılarınızı bekliyorum.

Eğer, buraya kadar geldiyseniz, zaman ayırdığınız ve okumaya sebat ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder